Dişeti çekilmesi, dişetinin kök yüzeyini açıkta bırakarak apikale doğru yer değiştirmesidir. Dişeti çekilmelerini klinik olarak iki kısma ayırmak mümkündür:
a) Görünür Dişeti Çekilmesi: Serbest dişeti kenarı ile mine-sement sınırı arasındaki mesafedir.
b) Gizli Dişeti Çekilmesi: Serbest dişeti kenarı ile cep tabanı arasındaki mesafedir.
Görünür ve gizli dişeti çekilmelerinin toplamı gerçek dişeti çekilmesi miktarını verir. Bununla beraber, dişeti çekilmesi denince genellikle, serbest dişeti kenarı ile mine-sement sınırı arasındaki mesafe (görünür dişeti çekilmesi) akla gelir. Çünkü, serbest dişeti kenarı ile cep tabanı arasındaki mesafe (gizli dişeti çekilmesi) cep derinliği olarak kabul edilir. Dişeti çekilmelerine komşu dişeti iltihaplı veya iltihapsız olabilir.
Dişeti Çekilmesinin Nedenleri:
1. Yaşlanma: Gottlieb’in, dişlerin pasif sürmesi sırasında yaşlanmayla birlikte dişetinde fizyolojik çekilmeler meydana gelebileceği düşüncesi kanıtlanamamıştır. Aynı zamanda, yeterli ve travmatik olmayan ağız hijyeni uygulamalarıyla diş-dişeti bağlantısının normal konum ve yapısının korunabileceği düşünülmektedir.
Araştırmalar, dişeti çekilmelerinin yaşlanmayla birlikte arttığını göstermektedir. Örneğin, Gorman, 8-12 yaş arasındaki bireylerde % 8 oranında, 16-25 yaş arasındaki bireylerde % 62 oranında ve 46-86 yaş arasındaki bireylerde % 100 oranında dişeti çekilmesi saptamıştır. Bazı araştırmacılar, bu ve benzeri verilere dayanarak dişeti çekilmelerini yaşla ilişkili fizyolojik bir olay olarak kabul ederler. Yaşlanmaya bağlı olduğu düşünülen dişeti çekilmeleri generalizedir ve “fizyolojik dişeti çekilmesi” veya “senil dişeti atrofisi” olarak adlandırılır. Bununla beraber, dişetinin yaşlanmayla birlikte fizyolojik olarak apikale doğru yer değiştirme nedenleri ve mekanizması hakkında yeterli bilgiler henüz mevcut değildir. Dişetinin zamanla apikale doğru yer değiştirmesi uzun süreli minör patolojik olaylara (örn. yüzeyel dişeti iltihabı) veya tekrarlayan minör baskılara (örn. fırçalama) bağlı olduğu düşünülebilir.
2. Diş Dizisindeki Bozukluklar:
a) Dişlerin normal diş arkının dışında yer almaları: Diş vestibül pozisyonda ise vestibül yüzeyinde, lingual pozisyonda ise lingual yüzeyinde alveol kemiği ya çok incedir ya da bölgede “dehiscence” vardır. Böyle bölgelerdeki dişeti, mekanik baskılar veya iltihabi olaylar karşısında apikale doğru çekilmeye çok yatkındır (Resim 1).
b) Aşırı örtülü kapanış: Üst ön dişlerin kesici kenarlarının alt kesici dişlerin vestibülündeki dişetine mekanik baskısı bu bölgede dişeti çekilmesine neden olabilir.

3. İltihap:
a) Uzun süreli kronik marjinal gingivitis vakalarında, ilgili bölgede eğer bir dehiscence mevcutsa, dişeti çekilmesi meydana gelebilir.
b) Kronik periodontitis vakalarında ise, dişeti destek alveol kemiği kaybına paralel olarak apikale doğru yer değiştirebilir (Resim 2).

4. Hatalı Diş Fırçalama: Dişlerin fırçalanması sırasında dişetlerine sürekli olarak aşırı baskı uygulanması dişeti çekilmesine neden olur. Böyle vakalarda hastanın plak kontrolu çok iyidir. Özellikle vestibül diş yüzeylerinde mikrobiyal plağa rastlanmaz. Çekilme olan bölgelerde, dişlerin vestibül yüzeylerinde aşınmalar görülür (Resim 3).

5. Yüksek Frenum ve Kas Tutunmaları: Frenumun serbest dişeti kenarına çok yakın olması, dudak hareketleri sırasında yapışık dişetinde gerilemelere neden olur. Ayrıca, bu tür yüksek tutunmalar bölgedeki plak kontrolünü güçleştirerek iltihaba neden olabilirler (Resim 4).

6. Periodontal Operasyonlar: Periodontal ceplerin tedavisi, uygulanan tedavi tekniğine bağlı olarak değişen düzeylerde, dişeti çekilmesi ile sonuçlanır (Resim 6a, b). Periodontal tedaviye bağlı iltihabın ortadan kalkması ve mevcut ödemin çözülmesi sonucunda dişeti büzülerek kök yüzeylerinin açığa çıkmasına neden olabilir. Periodontal başlangıç tedavisinden sonra da, mevcut ödemin düzeyiyle orantılı olarak, dişeti çekilmesi meydana gelebilir.
Cerrahi uygulamalarda meydana gelecek dişeti çekilmesini minimumda tutmak için yumuşak doku çıkarımından mümkün olduğunca kaçınmak gerekir.

7. Alışkanlıklar: Dişler arasına kürdan veya toplu iğne gibi yabancı cisimlerin sürekli olarak sokulması ilgili bölgedeki dişeti papilinin apikale doğru çekilmesine neden olur.
8. Psikosomatik sorunlar:
Psikolojik sorunlu hastaların kendi kendilerini yaraladıkları sıklıkla görülen bir olgudur. Bazı bireylerde görülen ve psikosomatik faktörlere bağlanan dişetinin tırnakla apikal yönde itilmesi olayı da dişeti çekilmesine neden olur (Resim 6-8).



9. Aşırı Oklüzal Kuvvetler: Bazı çalışmacılar, aşırı oklüzal baskıların dişeti çekilmelerine neden olduğunu ileri sürmüşlerdir. Ancak, bu olayın mekanizması tam olarak açıklanamadığı için geçerliliği henüz tam değildir.
10. Diş Köklerindeki Morfolojik Değişiklikler:
a) Diş köklerinin aşırı dışbükey olması, alveol kemiğinde dehiscence ve buna bağlı olarak dişeti çekilmesi meydana gelmesini kolaylaştırır.
b) Çok köklü dişlerde, köklerin dişin uzun ekseni ile yaptığı açının fazla olması yukarıdakine benzer bir duruma neden olur.
Sınıflandırma:
Dişeti çekilmeleri interdental papil yüksekliği ve çekilmenin derinliğ esas alınarak şu şekilde sınıflandırılır:
1.Sınıf: Dişeti çekilmesi mukogingival sınıra (MGS) ulaşmaz. İnterproksimal bölgelerde yumuşak ve sert doku kaybı yoktur. Dar veya geniş olabilir (Resim 9).

2.Sınıf: Dişeti çekilmesi MGS’a ulaşmış veya daha apikaline uzanmıştır. İnterproksimal bölgelerde yumuşak ve sert doku kaybı yoktur. Dar veya geniş olabilir (Resim 10).

3.Sınıf: Dişeti çekilmesi MGS’a ulaşmış veya daha apikaline uzanmıştır. İnterproksimal bölgelerde yumuşak ve sert doku kaybı vardır. İlgili dişte malpozisyon olabilir. Dar veya geniş olabilir (Resim 11).

4.Sınıf: Dişeti çekilmesi MGS’a ulaşmış veya daha apikaline uzanmıştır. İnterproksimal bölgelerde ileri derecede yumuşak ve sert doku kaybı vardır. İlgili dişte malpozisyon olabilir (Resim 12).

1. ve 2. sınıf dişeti çekilmeleri günümüzde kullanılan tekniklerle tam olarak tedavi edilebilirler.
3. sınıf dişeti çekilmelerinde açık kök yüzeyleri kısmen dişeti ile örtülebilirler.
4. sınıf dişeti çekilmelerinde ise açık kök yüzeylerini günümüz teknikleri ile dişetiyle örtmek mümkün değildir.
Dişeti Çekilmelerinin Meydana Getirdiği Sorunlar ve Tedavileri :
1. Estetik Bozukluk: Çeşitli nedenlerle meydana gelen dişeti çekilmeleri bazı bireylerde estetik sorunlar doğurabilir. Bu sorunlar açığa çıkmış kök yüzeylerinin uygun cerrahi yöntemlerle dişeti ile örtülmesiyle aşılabilir.
Cerrahi olarak dişetiyle örtülemeyen dişeti çekilmeleri, ki bunlar 3. ve 4. sınıf lokalize veya generalize dişeti çekilmeleridir, dişeti maskeleriyle tedavi edilebilir. Dişeti maskesi, diş ve dişetlerinin üzerine yerleştirilen ve sağlıklı dişeti dokusunu taklit eden epitezlerdir. Sıcak pembe akrilikten yapılabildiği gibi silikon esaslı maddelerle de (örn. Gingivamoll) yapılabilir.
2. Dentin Duyarlılığı: Dişeti çekilmesine bağlı olarak açığa çıkan kök yüzeyleri çoğunlukla sement ile örtülü değildir. Dentin açığa çıkmıştır. Bunun nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
a) Bilindiği gibi dişlerin % 5-10’unda mine-sement birleşimi tam değildir. Minenin apikalindeki bir kısım dentin dokusu sementle örtülü değildir.
b) Ağız ortamına açılan kök yüzeyi üzerindeki sement, periodontal membrandan yoksun olduğu için nekroze olur ve dış ortamdaki çeşitli etkenlerle yer yer ortadan kalkar.
c) Açığa çıkan kök yüzeyi üzerindeki sement periodontal tedavi sırasında ortamdan tümüyle uzaklaştırılmış olabilir.
d) Aşırı sert fırçalamanın, sementi tümüyle ortadan kaldırdığı hatta dentinde de madde kayıplarına neden olduğu bilinmektedir.
Bu sayılan nedenlerle dış ortamla ilişkiye geçen dentin tubuluslarının ağzı kapanmamışsa aşırı duyarlılık söz konusu olur. Bu şekildeki dentin dokusu termal, kimyasal ve mekanik uyaranlara karşı çok hassastır.
Bu arada, plak kontrolünün de dentin duyarlılığı üzerinde etkili olduğunu belirtmek gerekir. Diş üzerindeki mikroorganizmaların dentin tubulusları içine penetre olmaları pulpada iltihabi reaksiyona neden olabilir. Bu şekildeki pulpa dokusu uyaranlara karşı daha hassastır.
Estetik, çürük ve iltihap gibi başka komplikasyonların bulunmadığı dişeti çekilmelerine bağlı dentin duyarlılığının tedavisi yanlızca duyarlılığın giderilmesine yönelik olmalıdır. Böyle bir tedavi topikal ilaç uygulamalarıyla yapılır. Eğer ilaçlarla başarı sağlanamıyorsa, açık kök yüzeylerinin cerrahi bir uygulama ile dişeti ile örtülebilir.
3. İltihap: Dişeti çekilmeleri ile birlikteki iltihap olayı, etkenin cinsine bağlı olarak tedavi edilir.
İltihap, hastanın plak kontrolünün yeterli olmamasına bağlı olarak ortaya çıkmışsa, periodontal başlangıç tedavisi yapılır.
İltihap, aşırı dentin duyarlılığına bağlı olarak ortaya çıkmışsa, duyarlılığın tedavisi yoluna gidilir.
İltihap, vestibül derinliğinin yetersizliğine bağlı olarak ortaya çıkmışsa, uygun bir cerrahi teknikle vestibül derinliği arttırılır.
4. Kök Çürüğü: Dişeti çekilmelerine bağlı olarak açığa çıkan kök yüzeylerinde çürüklere de rastlanabilir. Bunlar dolgu uygulamaları ile tedavi edilirler (Resim 13).

Kaynaklar :
- Addy M and Dowell P. Dentin hypersensitivity – A review, Clinical and in vitro evaluation of treatment agents. J Clin Periodontol, 1983; 10: 351.
- Aytepe Z, Efeoğlu A, Aydoğmuş Z. Hastaların kendi kendilerine oluşturdukları dişeti lezyonları ve bir olgu bildirisi. Dişhekimliğinde Klinik 1991; 2:73-75.
- Gorman WJ. Prevalance and Etiology of Gingival Recession. J Periodontol. 1967; 38: 316.
- Grossman LE. The treatment of hypersensitive dentin. JADA. 1935; 22: 592.
- Miller PD. A classification of marginal tissue recession. Int J Periodontol Rest Dent. 1985; 5: 9.
- Newman MG, Takei HH, Klokkevold PR, Carranza FA. Carranza’s Clinical Periodontology. Saunders-Elsevier 2009.
- O’Leary TJ, Drake RV, Crump P and Allen NF. The incidence of recession in young males – a further study. J Periodontol. 1971; 42:264.
- Ramfjord SP and Ash MM. Periodontology and Periodontics. WB Saunders, Philadelphia, 1979.